top of page

  SHOULD I REALLY DO IT?[Trailer]

A Film by Ismail Necmi*

*'Should I Really Do It?' is a documentary and fiction hybrid movie by Ismail Necmi

Should I Really Do It? | A Film by Ismail Necmi | 35mm | Color | 86 minutes | German & Turkish with English Subtitles | Turkey | 2008 

 

Truth might well be stranger than fiction, but who would have thought it could be so hallucinogenic?

 

The film follows the surreal story of Petra (Petra Woschniak), a mesmerizing figure who scours the streets of Istanbul. We are introduced to her twilight universe via daily sessions with her very unusual therapist Herold (Herold). This masked conversationalist is a wine-sipping, coke-sniffing man of unspecified sexual orientation who tries to break down Petra's defences while maintaining his own. Hidden behind a leather S&M mask and topped off with a variety of flamboyant wigs, he talks her through her deepest fears, though his intentions are unclear. They talk about her life, which initially comes off as a never-ending party. Sporting an intimidating shaved head, Petra is involved with fashion and other artistic endeavours, and has actually made a name for herself as a hairdresser. Residing in Istanbul as an illegal immigrant, the thirty-eight-year-old German enjoys wide recognition in local alternative circles. She spends her time experiencing life and consuming large quantities of drugs, until the day comes when she has to pay her dues. Petra lost her father, her mother and one of her own kidneys to cancer, and now it seems her twin sister is about to become a casualty of the disease as well. Swiftly leaving Istanbul to care for her sibling in Germany, Petra finds her life suddenly transformed into a series of quiet, homey afternoons in the countryside with her sister's dogs. It seems she has decided to take a break from her exorbitant lifestyle and befriend the boring neighbours. But will she be able to suppress her Istanbul personality forever? And what is the big secret behind her self-inflicted isolation?

 

Luring us in with a promise of a rational explanation, Ismail Necmi introduces us to a shadowy world of serpentine women and fetishistic males. Moving between fantasy and reality, you soon discover the best place is in between, a nifty little spot where you can be anyone you want to be, no explanations, no holds barred. Necmi, a renowned photographer, moves easily between these realms with fascinating confidence. The result is an intelligent, original and strikingly attractive film.

 

Dimitri Eipides

 

Awards

  • Daniel Langlois Innovation Award | Montreal International Festival du Nouveau Cinéma 2009 | International Competition

  • Most Promising New Director Award | Ankara International Film Festival 2009 | National Competition

  • Most Promising New Screenwriter Award | Ankara International Film Festival 2009 | National Competition

  • Audience Choice Award | Rome Gender DocuFilm Festival 2010 | International Competition

 

Festivals

  • Toronto International Film Festival 2009 | Official Selection | Discovery

  • Montreal International Festival du Nouveau Cinéma 2009 | International Competition | Louve d’Or | Daniel Langlois Innovation Award

  • Reykjavik International Film Festival 2009 | International Competition | New Visions

  • São Paulo International Film Festival 2009 | International Competition | New Directors

  • Haifa International Film Festival 2009 | International Fipresci Competition | New Directors / New Horizons

  • Rome Gender DocuFilm Festival 2010 | International Competition | Visions Around The Body | Audience Choice Award

  • Istanbul International Independent Film Festival 2008 | International Competition | Discovery

  • Hamburg International Film Festival 2009 | Official Selection | Agenda 09

  • Cairo International Film Festival 2009 | Official Selection | Festival of Festivals

  • Bangkok International Film Festival 2009 | Official Selection | World Cinema: Cinema Beat

  • Mumbai Film Festival 2009 | Official Selection | Above the Cut

  • Thessaloniki Documentary Festival 2009 | Official Selection | Portraits: Human Journeys

  • Costa Rica International Film Festival 2009 | Official Selection | Montezuma

  • Ankara International Film Festival 2009 | National Competition | Most Promising New Director Award | Most Promising New Screenwriter Award

  • Göteborg International Film Festival 2010 | Official Selection | New Visions

  • Wroclaw Era New Horizons International Film Festival 2010 | Official Selection | New Cinema of Turkey

  • Amsterdam Turkish Film Festival 2011 | Avantgart Ala Turca Selection

  • Kiel Fetisch Film Festival 2010 | Official Selection

  • Adana Golden Boll Film Festival 2009 | Turkish Cinema: Special Selection

  • Berlin Turkish Film Week 2009 | Official Selection

  • Antalya Golden Orange Film Festival 2008 | National Competition

 

Special Screenings

  • Conference Opening Film | An Interdisciplinary Conference on Fetishism “Substitute Lack!/Accept No Substitutes!” | Istanbul MODERN - Museum of Modern Art

  • Conference Opening Film | New Directions in Turkish Film Studies Conference IX "Cinema and Reality" | Istanbul Kadir Has University

  • Special Presentation "Women in a Midlife Crisis" | Neues Kino Basel | Switzerland

  • Special Screening "Exile Screenings" | Exile/Athens | Greece

  • Special Screening "My Twin Brother/Sister - A Workshop by Verdy Leung & Ismail Necmi" | The Chinese University of Hong Kong - Departments of Cultural & Religious Studies - MA in Visual Culture Studies | Hong Kong

  • Special Screening "Migration – 50 Jahre Anwerbeabkommen" | Goethe Institut/Istanbul | Istanbul MODERN - Museum of Modern Art

Should I Really Do It? | A Film by Ismail Necmi | Teaser 01

Should I Really Do It? | A Film by Ismail Necmi | Teaser 02

Should I Really Do It? | A Film by Ismail Necmi | Teaser 03

Herold As Itself | Ismail Necmi | Petra Woschniak | Q&A After The Screening | Toronto IFF

Fol Screening Poster Design by Sarp Sözdinler

BU YAZIYI GERÇEKTEN YAZMALI MIYIM?

Feride Çiçekoğlu

Altyazı Dergisi      Haziran 2008 Sayısı

 

          Bir filmi anlatmak için neden bir yazı yazılsın? Herhangi bir filmi, ama özellikle bu filmi. Hikâyesi geri planda, görsel yanı ağır basan, zihinde imgeler bırakan, duyumlar uyandıran, duygular yaratan, sonra da hiçbirini lafa dökmeden bitip seyirciyi “bunu yeniden izlemeliyim” ihtiyacıyla bırakıveren bir film.

          Bunu Gerçekten Yapmalı Mıyım? benim şimdilik 4-5 kez izlediğim bir film. Sonuncusu ‘Film ve İstanbul’ dersinde öğrencilerimle birlikte. Her seferinde yeni şeyler görerek. Biraz da görüntülerin bağımlısı haline gelerek. İşte şimdi kar yağacak, şimdi nehre gidiyorlar, tekne köprünün altından geçecek şimdi, sonra biri suya atlayacak… Şimdi Berlin, işte bu da İstanbul, hem aynen benim bildiğim gibi, hem de hiç değil.

          Şehirler var filmde, bir de kadınlar. Şehirlerin ara renkleri, kadınlarınki de. Doğumun ve ölümün kadındaki acısı bende iz bıraktı en çok. Doğumun dişiler arasında kurduğu köprü, yeni bir doğumu beklemek için ölümün ertelenişi. Durduk yerde burnumun direği sızlıyor bazen. Metafor filan değil, sahiden. Karen’i hatırlıyorum. Yeni yavruyu görebilseydi de öyle gitseydi. Saçma sapan bir duygusallık... değil. Filmde ucuz duygusallık kurulmak istense malzeme buna çok yatkınmış. İkizi kanser olan bir kadın. Petra. Kendi böbreğini de kanser ihtimaline karşı aldırmak zorunda kalan ve ameliyat izini bir takı gibi taşıyan. Baştan sona içini kurcalayarak yaptığı konuşmalar fonunda görmesek bunları, sulusepken bir duygusallık olabilirmiş. Zor bir arayüz kullanmış yönetmen, bir terapistin ofisi.

          Her biri zihninize numaralanmış baskılarıyla hep taşıyacağınız özel fotoğraflar gibi nakşolan görüntüleriyle tamamen kendine has bir görsel dili var İsmali Necmi’nin ve hiç işin kolayına kaçmamış. Filmin ölümle hayat arasında sallanan sarkacının aynı zamanda şehirlere dair tınısını üzerinde düşündükçe keşfediyorsunuz. İşte o zaman bir daha seyretmek istiyorsunuz. Sarkacın hayata dair ucunda, İstanbul’da yaşadığınızı hissetmek için. Sıradışı bir film. Bence tek sorunu, bağımlılık yaratması.

 

SIĞ SULARDAN DERİN SULARA…
Fatih Özgüven

Altyazı Dergisi      Haziran 2008 Sayısı

          İsmail Necmi’nin filmi hem yeni bir çaba, hem de sanki kendi kendini baltalayan bir özelliğe sahip; kategoriler dışı, sınıflandırması zor bir film bu. Seyirci de eleştirmen de öncelikle bundan irkilecek herhalde: “Şimdi bu seyrettiğimiz bir belgesel mi, belgesele tutunup anlatı sineması olmaya çalışan bir şey mi, bambaşka bir şey mi?” Oysa her alanda yeni bir şeyler yapmak bu ön kabulleri kırmaya başlamakla mümkün. Bunu Gerçekten Yapmalı Mıyım? bu işi korkusuzca yapıyor.

          Filmin başında, filmdeki terapist, hastasına “bana yüzeyselliği derinliğe tercih ettiğini söylemiştin,” diyor. Film de aşağı yukarı bununla ilgili. Kendi şehri olmayan bir şehirde, İstanbul’da, yıllardır ‘yüzeysel’ değilse de ‘şeylerin yüzeyinde’ diyebileceğimiz bir hayat yaşayan Petra Woschniak’ın hayatının İstanbul görüntüleri arasına Petra’nın başka bir kadınla başbaşa görüntüleri düşüyor ağaçlardan oluşan bir fonun üzerine... Petra’nın öbür hayatına, daha derin, daha gizli hayatına girmemize yarayan bir anahtar bu; bu daha derin katman, Petra’nın Hamburg’un bir köyünde yaşayan ikiz kızkardeşi Karen’le göbekbağı… Karen kanser, Petra için çok önemli bir insan; daha doğrusu iki kızkardeş birbirleri için önemliler. Film kızkardeşlerin hikâyesiyle birlikte ansızın bir derinlik, hatta trajiklik kazanıyor. Yarattığı etki, girdiğinizde ayak bileklerinize kadar gelen sığ bir suyun bir adım sonra sizi belinize kadar içine alması gibi bir şey.

 

          Hikâyenin devamı, İstanbul’da ardına gizlenilen, oyalayıcı parlak yüzeyle Almanya’daki karlı, tipili siyah-beyaz derinlikler, uçurumlar arasında serbestçe gidip geliyor; arada ilginç bir yabancılaştırma etkisi sağlayan terapi seansı ile birlikte… Sadece iki kızkardeşin hikâyesi değil, gönüllü sürgünlük, kendi canavarlarıyla yüzleşme zorunluluğu, büyük ‘K’ ile yazılması gereken Kader, oyun olsun diye takınılan ama o kadar da masum olmayan maskeler de giriyor işin içine. Bunu Gerçekten Yapmalı Mıyım?’da, hikâye kadar, hatta belki ondan da çok, İsmail Necmi’nin yüzey ile uçurumlar arasında ördüğü, bildiğimiz bir hikâyelemeye benzemeyen, bunun risklerini de göze alan hikâyelemesinden etkilendim.

bottom of page